Farsça kemençe “ küçük
keman ” anlamına gelmektedir. Günümüzde Balkan ülkelerinde (
Yunanistan’ın Lyra’sı, Bulgarların gadulkası ) ve Doğu Karadenizde ;
Orta çağda Batı Avrupa’da ( rebec ) ve Orta Asya’da benzerlerinin olması
kökeni konusunda net bir fikir vermemektedir. Eski Türk yaylı çalgıları
olan ıklığ yada okça kopuzla ( yaylı kopuzla ) günümüzde Güneydoğuda
kullanılan Türkmen kemençesi , Türklerin İran üzerinden Anadoluya gelmesi
sürecinde Farsça kemençe kelimesine dönüşmüş olması muhtemeldir. Yinede
herşey en sevildiği kendine en çok değer verilen yere aittir şüphe yokki
kemençede Trabzonundur, Görelenindir, Rizenindir , Torul'undur kısaca
Karadenizlilerindir.
Kemençe'nin iyisi dut
ağacından yapılır .Bununla birlikte karadut özellikle bol bulunduğundan
erik ağacıda sıkça kullanılır .Üç telli bir çalgıdır.Çan kemençenin
boyu 60 cm derinliği 4,5 -5 cm ,gövdesinin en geniş yeri 8,5 cm dir .Yay
uzunluğu genelde kemençenin boyu kadardır .Kravat denilen tellerin hemen altındaki
ek kısım 30 cm kadardır .Baş, boyun, gövde, kurbağa, köprü (eşek) , yay
bölümlerinden oluşur.Gövde kısmı erik veya dut ağacının tamamen iptidai
yöntemlerle elle oyulmasıyla ortaya çıkarılır .Çok zahmetli bir iştir
.Yaşayan en iyi kemençe yapımcılarından Sürmeneli Hasan Ustanın mükemmel
ses veren bir kemençeyi yapması dolu dolu iki haftasını alıyor . Basit bir
çan kemençe ise üç gün kadar . Yayın kıllarının at kuyruğundan olması
makbuldür , olmazsa misinada kullanılabilir .Bazı kemençeciler misinayı çıkan
ses tonunu değiştirmek için zımparalarlar .Kemençe telleri eskiden bağırsaktan
yapılırmış , şimdi ise madeni teller kullanılıyor .Trabzon kemençesi
herhangi bir destek kullanılmadan boğazdan tutularak çalınır .Telleri la
-la -re veya mi -la -re şeklinde akort edilir .Aynı anda iki tel parmakla
tutularak çalınır .Temel espri dörtlü seslerin harmonisinden faydalanmaktır
.Parmağın teller üzerinde kaydırılması (bend) ,aynı anda üç teli kullanılarak
akor basılması ,arkonun (yay) bilekten özel hareketlerle kullanımı ile çeşitli
ses efektleri elde edilirki ,ayağı yere vurarak ritm tutan ,coşan vehoron
komutlarını veren kemençecinin ruh halini ve duygularını tellere yansıtmasının
ve horonun kendine özgü havasının yaratılmasında vazgeçilmez faktörlerdir
.
Meşhur kemençe yapımcısı
Sürmeneli Hasan Usta'nın dükkanı hemen Sürmene belediyesinin yanıbaşında
mütevazi bir kulübe. Mesleğine Karadeniz'e , kemençeye hayran paraya
pula önem vermeyen, bir gönül adamı Hasan Usta. Koca Trabzon'da el yapımı
kemençe yapan bir Hasan Usta kalmış ( Maçkalı bir hemşerimizde arasıra
amatörce yapıyormuş ama dükkanı yokmuş ). Hasan Usta'nın yaptığı işin
zorluğunu yukarıdaki fotoğraftan anlıyabilirsiniz. Kemençe şekilsiz bir odun parçasından ne hale geliyor , Hasan Usta'nın yaptığı kemençeler
isimsiz Laz ozanların elinde kültürümüze hayat veriyor , binlerce yılın
mirasını maharetli ellerde geleceğe taşıyor. Ellerine sağlık Hasan
Usta :
" Elma , armut,
odunli yükledum kıratıma
Yedum bu gençliğimi
kemençe hatırına
Geldi geçti bu
ömür kemençe hatırına "
Sürmene'nin kemençe
ustalarından kısa video klipleri izlemek için resimlerin üzerini tıklayın
